Site icon

Üstün Zekalı Çocuklar

Üstün Zekalı Çocuklar,Üstün Zekâlılar Öğretmenliği, Üstün Zekalılar Eğitimi Lisans Programı

Üstün Zekalı Çocuklar,Üstün Zekâlılar Öğretmenliği, Üstün Zekalılar Eğitimi Lisans Programı

Üstün Zekâlılar Öğretmenliği

Üstün Zekalılar Eğitimi Lisans Programı

2002-2003 öğretim yılında, İstanbul Üniversitesi, HAYEF, Özel Eğitim Bölümü, Üstün Zekalılar Eğitimi Anabilim Dalı eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlamıştır.

Bu dalda okumakta olan öğretmen adaylarmız geleceğin bilim adamlarını, sanatçılarını, sporcularını ve yöneticilerini yetiştirmek üzere, Beyazıt İlköğretim Okulu’nda ugulama yapma fırsatı bulmaktadırlar. Proje kapsamındaki öğrencilerin eğitimlerine aktif olarak katılmakta olan üniversite öğrencilerimize, haftalık grup toplantıları ile süpervizyon verilmektedir.Böylece, öğrencilerimiz kazandıkları teorik bilgileri birebir etkileşim içinde uygulamaya dönüştürebilmektedirler.

Milli Eğitim Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi El Ele

Üstün Zekâlı Çocuklara Eğitim Projesi

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi arasında 30 Haziran 2002 tarihinde imzalanan protokol gereğince. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi (HAYEF), Özel Eğitim Bölümü Üstün Zekâlılar Eğitimi Anabilim Dalı’nın katkılarıyla, Beyazıt ilköğretim Okulu’nda Üstün Zekâlı çocuklarımızın eğitimine başlanmıştır.

Böyle bir modelde üstün zekâlı öğrencilerin eğitimini normal yaşıtlarından ayırmadan gerçekleştirilmektedir. Sadece aritmetik ve fen bilgisi derslerinde, üstün öğrencilerin kendi hızlarına göre ilerlemelerine fırsat yaratmak için, günün bir bölümünde normal yaşıtlarından ayrı bir sınıfta destek eğitimi almalarına imkân tanınmaktadır. Milli Eğitim Sistemimizin müfredat programının içeriği, hem normal hem de üstün zekâ düzeyindeki öğrenciler için temelde olduğu gibi korunmaktadır. Ek olarak, öğrencilerin ilgi, yetenek, ve öğrenme hızlarına göre hazırlanmış farklılaştırılmış dinamik bir program uygulaması için imkân yaratılmıştır. Yaratıcılığın ve sistemli düşünme becerilerinin geliştirilmesine; duyuşsal ve sosyal gereksinimlerinin karşılanmasına çalışılmaktadır. Ayrıca, Fakültemiz Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nün öğretim elemanlarının katkılarıyla birinci sınıftan itibaren haftada 2 saat kulüp faaliyeti şeklinde yaban cı dil eğitimine yer verilmektedir.

Projeye Katılım ve Etkinliklerimiz

Üstün Zekâlı çocuklarımız, ilçe Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde zekâ testleri uygulandıktan sonra Proje ekibimiz tarafından son bir incelemeye alınmakta ve başarı sıralamasına göre seçilen çocuklarımızın 1. sınıfa kayıtları yapılmaktadır. Proje kapsamındaki öğrencilerin sınıf öğretmenlerine ve rehber
öğretmenlere yıl boyunca hizmet içi eğitim, velilere yönelik ise eğitim seminerleri düzenlenmektedir.

Geleceğin mimarları olacak üstün zekâlı çocuklarımızın en iyi şekilde eğitilmeleri için, projemize ve Beyazıt İlköğretim Okuluna maddi ve manevi her türlü desteğinizi bekliyoruz. 


BEYAZIT İLKÖĞRETİM OKULU’NDA ÜSTÜN ZEKÂLI ÖĞRENCİLER İÇİN PROJE KAPSAMINDA GELİŞTİRİLEN MODEL 

Öğretmen adayı öğrencilerin yetiştirilmesinde kurama olduğu kadar uygulamaya da önem verdiğimiz ve üstün zekâlı öğrencilerin hiç değilse bir kısmına gereksinim duydukları farklılaştırılmış eğitimi sağlama amacında olduğumuz için, bir uygulama okuluna gereksinim duyulduğu ilgili makamlara bildirilmiştir. Bu girişimler sonucunda, 30 Haziran, 2002’de Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi arasında imzalanan protokol uyarınca, Beyazıt İlköğretim Okulu uygulama okulu olarak projemize tahsis edilmiş bulunmaktadır. 

Cumhuriyet öncesinde Enderun okulları ile başlayan üstün bireylerin eğitimi (Enç, 1979), cumhuriyet sonrasında ülkemizde hızını yitirmiş olmasına karşın, örgün eğitimde gerek devlet tarafından gerekse özel teşebbüsler aracılığıyla üstünlerin eğitimi konusunda ara ara değişik uygulamalara rastlanmıştır. Örneğin, 1960’lı yıllarda özel sınıflar ve türdeş yetenek sınıfları denemeleri, 9O’lı yılların başında orta okul ve lise düzeyindeki üstün zekâlı öğrencilere yönelik İnanç Lisesi (Akarsu, 2001) ve okulöncesi düzeyden başlayarak, zekâca normalin üzerindeki öğrencilere hizmet vermek üzere kurulmuş olan Yeni Ufuklar Koleji(Davaslıgil, 1999) özel sektörün girişimiyle gerçekleşmiş iki özel okul denemesi ve ayrıca Gazi Üniversitesi, Özel Eğitim Bölümü tarafından Renzulli’nin Üçlü-Dönen Kapı Programı ve Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramına dayalı olarak ilköğretim için geliştirilmiş bir model (Ataman, 1999) bu uygulamalar arasında sayılabilir. Zaman içinde çeşitli nedenlerle İnanç Lisesi’nin dışındaki uygulamalara son verilmiştir. inanç Lisesi de kuruluş amacından uzaklaşarak, sadece lise düzeyinde hizmet veren bir Anadolu Lisesi niteliğine bürünmüştür. 

Yukarıda sözü edilen protokol gereğince, 2002-2003 öğretim yılında bir devlet okulu olan Beyazıt ilköğretim Okulu’nda üstün öğrencilerin zihinsel, duyuşsal ve sosyal gereksinmelerini karşılamak üzere başlatılan farklılaştırılmış bir program uygulaması ise, üstün zekâlı öğrencileri normal zekâ düzeyindeki yaşıtlarından ayırmadan gerçekleştirilmektedir. Bu açıdan önceki uygulamalardan farklılık göstermektedir. Zekâ düzeyi yüksek olan öğrencilerin hem sosyal uvumlarının sağlıklı olması hem de benlik saygılarını desteklemek amacıyla Kısmi karma eğitim uygulanmakta ve normal yaşıtlarından tamamen soyutlanmaları engellenmektedir.. Böyle bir kararın alınmasında, sadece normalin üzerinde zeka düzeyine sahip öğrencilere hizmet veren bir özel okulda Davaslıgil(1999) tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre , öğrencilerin ortalama benlik saygısı puanının özel ve devlet okullarındaki benzer zekâ düzeyindeki yaşıtlarınınkinden daha düşük bulunmasının etkisi büyüktür. 


Her yıl projeye dahil edilen öğrenciler, Rehberlik Araştırma Merkezlerince yapılan zekâ testi sonucunda, üstün zekâlı oldukları belirlenen ve proje ile ilgili Yürütme Kurulu’nun Bilim Komisyonu tarafından onaylanan, İstanbul’un çeşitli ilçelerinden gelen birinci sınıf çocuklarıdır. Her sınıfta 2 şube bulunmakta ve her şubeye 24 öğrenci alınmaktadır. Sadece ilk yıl 30 öğrenci alınmıştır. Bu öğrencilerin 12’si üstün zekâlı olduğu belirlenen seçilmiş öğrenciler, diğer 12’si ise zekâ testine tâbi tutulmadan alınan öğrencilerdir. 2004-2005 öğretim yılında proje kapsamında 1., 2. ve 3. sınıflar olacaktır. 

Büyük Resim

Okuldaki eğitim-öğretim, beyin araştırmalarındaki öğrenmeyle ilgili son bulgular ve yüksek zekâ düzeyine sahip öğrencilerin özellikleri temel alınarak düzenlenmektedir. Tomlinson (2001) ileri sürdüğü gibi, derslerin işlenişinde içerik, süreç ve ürünler öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri ve ilgileri dikkate alınarak düzenlenmekte ve böylece eğitim-öğretim programında farklılaştırma sağlanmaktadır. Aritmetik ve fen bilgisi dersleri gibi öğrenme hızının öne çıktığı derslerde, üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerin kendi hızlarına göre ilerlemelerine, potansiyelleri oranında daha kapsamlı ve derinleştirilmiş bir program izlemelerine fırsat yaratmak için, günün bir bölümünde normal yaşıtlarından ayrı bir sınıfta destek eğitimi almalarına imkân tanınmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda 1. ve 2. sınıflarda matematik dersinde farklı düzeylerde 3 grup oluşturulmuş ve matematik dersi saatlerinde her öğrenci dahil olduğu grupla birlikte bu dersi ayrı bir sınıfta işlemiştir. Hem normal hem de üstün zekâ sınırları içinde olan öğrencilerin başarılarında ilerleme Veya gerileme olması halinde gruplar arasında geçişlere izin verilmektedir. Sadece birinci sınıfın güz yarıyılında daha önceden okumayı öğrenmiş olan üstün gruptaki öğrenciler Türkçe derslerinde de ayrılmaktadır. İkinci dönemde sınıfın tamamı okumayı öğrenince, bu dersin de birlikte okutulması söz konusudur. Ayrıca ikinci yarıyılda her iki gruptaki birinci sınıf öğrencileri resim, müzik vb. gibi alanlarda taramaya tâbi tutularak, yetenekli olanlara, klüp faaliyeti şeklinde daha ileri düzeyde eğitim verilmesi ve müzikte çok üstün başarı gösterenler için, ek konservatuar eğitimi imkânlarının yaratılması planlanmaktadır .


                          

Milli Eğitim Sistemimizin müfredat programının içeriği hem normal hem üstün zekâ düzeyindeki öğrenciler için temelde olduğu gibi korunmakta, gerektiğinde zenginleştirilmekte, derinleştirilmekte ve özellikle de derslerin işlenip de yöntem acısından farklılaşma getirilmektedir. Hem normal hem de üstün zekâ düzeyindeki öğrencilere dersler Gardner’ın Çoklu Zekâ kuramına dayalı olarak ve uygulama, analiz, sentez, değerlendirme gibi yüksek düşünce süreç harekete geçirtilerek işlenmekte, ileriye yönelik kestirimler yapmaları, yani kendi düzeylerinde hipotezler ileri sürme çalışmaları yaptırarak bilimsel düşünme becerileri ve bilgileri üretken bir şekilde kullanmaları sağlanarak yaratıcılıkları geliştirilmektedir. Böylece normal zekâ düzeyindeki öğrencilere de aynı çağdaş teknik ve strateji uygulanarak, onların da yaratıcı ve sistemli düşünme becerileri geliştirilmektedir. 

Bunların yanı sıra öğrencilerin bir bütün olarak gelişmeleri hedeflenerek duygusal ve sosyal yönlerden gelişmelerini sağlayacak etkinlikler müfredat programıyla bütünleştirilmektedir. Böylece sadece bilgi yükü ile dolu bireyler yetiştirmek amaçlanmamaktadır. Bunun aksine, kendini gelişmiş ve gelişmemiş yönleriyle tanıyıp kabul eden, kendi kendi yönlendirebilen , kendi ile diğerleri arasındaki benzerlik ve ayrılıkları hoşgörüyle değerlendirebilen , gelişmemiş yönlerini normal bir düzeye ulaştırma çabası jçin de olan, duygularını tanıyabilen, diğerlerinin düşünce ve duygularına duyarlı olup saygı gösterebilen, bireysel ve küçük gruplar halinde çalışma becerileri geliştirebilen, olumlu arkadaş ilişkileri kurabilen, başkalarıyla olumlu etkileşim içinde olabilen, onları etkileme yollarını bilen ve onlarla sağlıklı iletişim kurabilen bireylerin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Görüldüğü gibi bireyden ileri olduğu yönlerini kendisinden .saklamak yerine, iç disiplin olumlu benlik kavramı kazanabilmesi için kendini artı ve eksi yönleriyle tanımasına yardımcı olunmaktadır. 

Öğretimde, ayrıca 5 duyunun kullanılmasına ve drama yoluyla harekete de yer verilmektedir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, öğretimde beynin bilişe, sezgiye (yaratıcılığa), duyuşa ve fiziğe (duyulara ve harekete) dayalı işlevlerinin tümü çalıştırılarak çağdaş bir öğretimin gerçekleşmesine dikkat edilmektedir. 

                          

Öğretmenlere Hizmet-İçi Eğitim 

Öğretmenler, üstün öğrencilerin özellikleri, eğitim programının farklılaştırılması, Beyin Fırtınası, Yaratıcı Sorun Çözme, Geleceğe Yönelik Sorun Çözme gibi yaratıcılığı harekete geçirici teknikler, Selçuk, Kayalı ve Okut’un (2003) belirttikleri şekilde Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramındaki her bir zekâ türüyle ilişkili olarak BLOOM’un Bilişsel Alandaki Basitten Karmaşığa Doğru Aşamalı Bir Şekilde Sıralanan Çeşitli Düzeylerdeki Zihinsel Süreçleri Harekete Geçiren Eğitim Hedeflerini yazabilme, BLOOM’un Tam Öğrenme Modeli, Taylor’un Çoklu Yetenek Modeli, De Bono’nun Altı Düşünme Şapkası, sınıf yönetimi, iletişim vb.gibi konularda öğretim yılı başında ve sonunda 15’er günlük ve ayrıca öğretim yılı içinde de her hafta 1’er saatlik hizmet-içi eğitime tâbi tutulmaktadırlar. 

Veli Seminerleri 

Etkin bir eğitim-öğretimi gerçekleştirmek için öğrenci, öğretmen ve veli üçgeninin birlikte eğitilmesinin gerekli olduğu gerçeğinden yol çıkarak, bölüm elemanları tarafından her yıl veli seminerleri de yapılmaktadır. 

SONUÇ 

Sonuç olarak bu projeyle amaçlanan, yüksek zekâ düzeyine sahip öğrencilerimize öğrenim yaşamlarının ilk yıllarından itibaren gereksinmelerine uygun bir eğitim-öğretim ortamı sağlayabilmek ve bu tür öğrencilerimizin öğretmeni olacak üniversite öğrencilerimize üstün çocukları birinci elden tanıma fırsatı yaratmaktır. Araştırmalarda beklenen sonuçları almamız halinde, modelin imkânlar ölçüsünde yaygınlaştırılması başlıca dileğimizdir. Bu imkânların yaratılmaması halinde, bu tür bireyler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilecekler ve ülkece beyin gücü açısından kaybımız büyük olacaktır.

Engel Bedende Değil Eğitimde

Nüfusun yüzde 2’sini üstün yetenekliler oluşturuyor. Türkiye’de bu gruba yönelik sadece iki okul var. Oysa uzmanlara göre, bu çocuklar özel eğitim alamazsa yetenekleri de işlevsiz hale gelebiliyor
Özel eğitime ihtiyacı olanlar sadece görme, işitme ya da zihensel engelliler değil. Üstün yetenekli çocukların da yeteneklerini değerlendirmek, toplum içinde kendilerine yer edinmek için özel eğitim alması gerekiyor. Beyazıt İlköğretim Okulu, Türkiye’de ‘üstün yetenekli’ çocukların eğitimi için hizmet veren, ‘devlete bağlı’ tek okul. Başka bir okul ile paylaştığı geçici ve eski binasında, eksik derslikle, yarım gün ders verilen okulda, 108 üstün yetenekli çocuk eğitim alıyor. Üstün yetenekliler tüm olanaksızlıklara rağmen kitaplar çıkarıyor, hikâyeler yazıyor, kent çapındaki tüm ödülleri topluyor.
Üstün yetenekli çocukların eğitimine yönelik ilk adım, bundan üç yıl önce atıldı. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi (HAYEF) Dekan Yardımcısı ve öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Davaslıgil’in önerisiyle İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İÜ arasında imzalanan protokol üzerine Beyazıt İlköğretim Okulu, 2002 yılında ‘üstün yetenekli çocuklara’ yönelik eğitime başladı. HAYEF’de de Üstün Zekâlılar Eğitimi Anabilim Dalı kurularak, üstün yeteneklilere yönelik ‘öğretmen kadrosu’ yetiştirilmeye başlandı.

Öğrenme süreci hızlanıyor
Beyazıt İlköğretim Okulu’nda halen 490 öğrenci var. Bunlardan 1., 2., 3. ve 4. sınıflardaki ikişer derslikte toplam 269 çocuk öğrenim görüyor. Bunun 108’ini üstün yetenekli çocuklar oluşturuyor. Prof. Dr. Davaslıgil, ‘üstün yeteneklilerin normal yeteneğe sahip insanlarla aynı ortamı paylaşması gerektiği için’ ortak sınıfların oluşturulduğunu söylüyor. Prof. Dr. Davaslıgil, “Sonuçta bu çocuklar kendi bilgilerini bu toplum içinde kullanacaklar” diyor.
Prof. Dr. Davaslıgil’e göre, üstün yetenekli çocuklar normal zekâya sahip çocukların öğrenim sürecini de tetikliyor: “Üstün yetenekliler okuma-yazmayı kendiliğinden öğrenmiş, bu yüzden bilgi tekrarı yapıldıkça sıkılan, yazı yazmayı sevmeyen, kavrama ve yorumlama yeteneği gelişkin çocuklar. Onların bu özellikleri, aynı sınıfı paylaştıkları, normal zekâdaki öğrencilerin de öğrenme sürecini hızlandırıyor.”
Okuldaki, üstün yeteneklilerin bulunduğu sınıflarda normal müfredatın yanı sıra kimi dersler de veriliyor. ‘Beceri fonksiyonlarını geliştirme uygulamaları’ adlı ders kapsamında ‘yap-boz’u andıran geometrik şekiller kullanılıyor. Ayrıca haftada bir saat ‘satranç’ ve ‘drama’ eğitimleri veriliyor. Bunun yanı sıra Türkçe ve matematik derslerinde ‘üst başarı’ grupları oluşturuluyor. Böylece daha yetenekli çocuklardan oluşturulmuş bu grup, bir üst müfredata ilişkin bilgiler ediniyor.

Kitap yazdılar: Bizim sınıf
Yine İngilizce dersi daha 1. sınıfta başlarken, müzik ve resim dersleri ise branş öğretmenlerince veriliyor. Dersler çok boyutlu sürerken, Prof. Dr. Davaslıgil, 15 günde bir sınıf öğretmenleriyle toplanarak eğitimleri değerlendiriyor, okulun rehber öğretmeni ise ayda bir velilerle toplanıyor.
Üstün yetenekli öğrencilerin başarıları da dikkat çekmiyor değil. Son olarak, 3. sınıf öğrencilerinin geçen yıl yazdığı hikâyeler ‘Bizim Sınıf’ adlı kitapta toplandı ve yayımlandı. İstanbul Lisesi’nin kısa bir süre önce düzenlediği satranç yarışmasında ise tüm derecelerde birincilikler kazanıldı. Kent genelinde yapılan hikâye yarışmasında da ödülleri toplayan okul yine Beyazıt İlköğretim Okulu oldu. Okulun geçen yıl 23 Nisan’da gerçekleştirdiği etkinlikte 3. sınıf öğrencilerinin, ‘Chopin’den beş beste çalması, en çok da okul müdürü Eşref Karagözlü’yü duygulandırmış. Müdür Karagözlü, “Bu proje başlamasaydı emekli olacaktım. Bu çocuklar sayesinde mesleğime devam etme kararı aldım” diyor.


                          

Hem öğrenci hem öğretmen
Prof. Dr. Davaslıgil’in koordinatörlüğündeki proje kapsamında, HAYEF’li öğrenciler de haftada bir gün çocukların eğitimine katılarak, ‘staj’ olanağı elde ediyor.
Buna göre; 1, 2, 3 ve 4. sınıf öğrencileri üniversiteli ağabey ve ablalarından eğitim alıyor. Bölümün ilk öğrencilerinden Bahar Berber, üstün yetenekli de olsa her çocuğun eğitime ihtiyacı olduğunu kaydediyor. Berber, aynı zamanda fen bilgisi öğretmenliği bölümünde okuduğunu, ancak bu alanda çalışmak istediğini ekliyor.

Araştırma görevlisi Marilena Leana ise psikolojik ve rehberlik danışmanlık bölümü mezunu. Leona, yüksek lisans tezi olarak seçtiği, ‘üstün zekâ ve normal çocukların problem çözme yetenekleri’ konusunda deneyim kazanmak için başladığı görevinde çok mutlu olduğunu söylüyor.
Adem Torun 3. sınıf öğrencisi. Bu bölümü bilerek seçtiğini kaydeden Torun, “Zekâyla ilgili konulara meraklıyım. Bu alanda çalışmak çok eğlenceli. Kendimi şanslı hissediyorum” diyor. 2. sınıf öğrencisi Aymer Soytan da çocuklara seslenirken mutlu olduğunu belirtiyor: “Okul idaresi izin verirse 16 yıldır eğitimini aldığım baleyi bir ders olarak sunmak istiyorum.”

İhtiyacı karşılamıyor
Prof. Dr. Davaslıgil, Beyazıt İlköğretim Okulu’nun var olan potansiyelin yüzde 2’sini karşılayabildiğini belirtiyor. Prof. Dr. Davaslıgil, geçen yıl İstanbul’daki RAM’lara 120’yi aşkın başvurunun yapıldığını, bunlardan 30’unun iki ayrı sınavla elenerek okula alındığını belirtiyor. Davaslıgil, okul binasının, dersliklerin ve laboratuvarların yetersiz olduğunu ve öğrenimin de bu yüzden yarı gün yapıldığını anlatarak, koşulların düzeltilmesini bekliyor. Radikal Gazetesinin 9 Aralık 2005 Tarihli Haberi


Yüz çocuktan ikisi üstün zekalı

Sadece İstanbul’da 0-18 yaş arası 60 bin üstün zekalı kişi olduğu tahmin ediliyor. Ama bir çoğu kendi özelliklerine uygun eğitim alamıyor. Bu nedenle de yetenekleri hiç keşfedilmeden yok oluyor.

Trabzon Bilsem

Exit mobile version