Türk Nedir, Türk, İslamın çekilmiş kılıcıdır

Türk İslam’ın Çekilmiş Kılıcıdır. Mustafa Kutlu

“Türk Nedir?”
Mustafa Kutlu’nun, “Türk Nedir” isimli efsanevi yazısı:

  • Kimsenin adamı değilim. Adımı duvarlara yazmasınlar. Ne CHE kadar yakışıklıyım, ne ABD kadar vahşi. Kendi halinde biriyim.
  • Beni denemesinler. Kim bilir ne kadar kuvvetliyim? Ringe çıktığım zaman. Vurduğumu devirebilirim.
  • Hey Türk! Sen kimsin? Gökyüzüne bak görürsün. Diyeceğim ama körsün. İyisi mi toprağa tut kulağını. Şühedanın anlattığı destanı dinle.
  • Senin çivili çizmelerin var. Çocukların yüzüne basıyorsun. İşkence de bir sanattır. Sana alçak diyeceğim ama. O da nihayet bir sıfattır.
  • Sızlanmak bana yakışmaz. Kendi halinde biriyim. Yedi kat yerin dibine gömsen vatanıma feda olsun, toprak dostumdur, diriyim.
  • Ben gönül yapmakla görevliyim. Sen can almaya devam et. Bir gün elbet görüşeceğiz. Evveli adalet, sonu adalet.
  • Kim olduğumu sormuştun dinle: İbrahim milletindenim, Hz. Peygamber ümmetinden. Senin bastığın yerde ot bitmezken ben üç kıtayı mamur edenim.
  • Hey sen! Para ile sevişen gladyatör. Seni kim markalayıp vitrine koydu? Hayâsını kaybetmiş kimse o. Sanmasın beni de kumpasına sığdırır.
  • Çoklarına güvendim ben. Çoğunu maziye gömdüm. Kime güvendimse boşa çıktı, tecrübeliyim ben.
  • Bana strateji gerekmez. Ne takdir, ne teşekkür. Serapa ciddiyetten yontulmuş bir vefayım ben.
  • Refaha karnım toktur ve konfora. Ne silah isterim ne makyaj. Sömürüye karşıyım. Ancak mecburiyet tahtında yapılır savaş.
  • Çağ nedir ki, çağdaşlık ne olsun? İlerleme diyorsun varsın senin olsun. Ne vakte kadar sürecek bu yağma, bu tekebbür. Oysa gün akşamlıdır. Bugün bana, yarın sana.
  • Ben kanaat makamına çıkmışım ey dünya. Hamasete bağlama.
  • İslâm’ın çekilmiş kılıcıyım ben. Emaneti kucaklamış gidiyorum; ezelden ebede. Yarı yolda düşersem eğer. Ne demiş şair: “Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.”
  • Mustafa Kutlu
Türk Nedir? Türk İslâm’ın Çekilmiş Kılıcıdır. (sesi tam aç)

Türk İslam’ın Çekilmiş Kılıcıdır, Türk, nedir, kimdir

İsmet Özel

“Türklük Nedir? Türk Kime Denir? Neden Türklük?”

Kâfirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir.

 Türk olmanın başka bir şartı ya da belirtisi yoktur.

Yani Türk bu dediğimiz bir insan, tarih sahnesine Müslüman olarak çıkmıştır ve Allah’ın Kılıcı olarak çıkmıştır Bu yani başka bir Türk tabii ki uydurdular ve birçok insanın yutturdular ama Allah’ın Kılıcı olmaktan başka bir özelliği olan Türk yoktur.

Evet şimdi bu o kadar bariz bir şeydir ki Mustafa Kemal Sakarya Meydan Muharebesi akabinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden ve gazilik ve müncilik (kurtarıcı) unvanı istemiştir.  Yok yani bu Türkiye’de milletin başında olmak için kafirle karşı karşıya gelmek kafire cevap vermek şartı vardır. Bundan başka hiçbir şey Türklerin önde gelen insanı olmaya yetmez. Şimdi Osmanlı padişahlarına bakın aslında çok önemli kültürel başarıları olmasına rağmen, çok sönük olan padişah İkinci Beyazıt’tır çünkü bir gaza etmemiştir yani bir komutanlık vasfı yoktur.

Türkler maçlarında kafirle hesabını gören insan isterler. Ondan sonra kendilerini Türk olarak bir yere yerleştirirler. Zaten bize de bu Türk denilmesinin sebebi budur yani Avrupa’da uzun yıllar bir insan Avrupalı olduğu halde eğer İslam’ı tercih etmişse ona Türk oldu denmiştir. Yani açın bakın 20.yüzyıla kadar yazılan kitaplarda şöyle ifadeler bulursunuz insan Yahudi, Hıristiyan veya Türk olabilir böyle derler yani Müslüman zikredilmez Çünkü Türk olmak demek zaten Müslüman olmak demektir.

İsmet Özel’in “Türklük Nedir? Türk Kime Denir? Neden Türklük?” sorularına verdiği cevaplardan derlenmiş 46 farklı kısa videoyu bulabileceğiniz bir oynatma listesi.

Soru: Sizin tanımınıza göre Türk, kafirle çatışmayı göze alan Müslüman, değil mi?

İsmet Özel: Evet, göze almak yeterli. Çatışma şart değil. İslâmiyet’i onun bayraktarlığını yapmadan üstün vasfıyla tanıyamazsınız. Türklük, İslâm bayraktarlığından başka bir şeyse onu anmaya değmez. Türklük demek kâfire mukavemet demektir. Besbelli ki senin, benim, ötekinin Türklüğü ve gâvurluğu ortaya zihin bulanıklığı çıkarmaya devam ederse şimdinin felâketlerini daha büyük felâketler takip edecektir. Gâvura gâvur diyemediğin zaman Türk’e de Türk diyemezsin. Bu dilsizlik şartı gâvurun gâvurluk yapmasını engellemez; ama aynı şart karşı tarafın elini kolunu bağlar.

Berraklıktan mahrum kalındığı zaman bırakın Türk’ün Türklük yapmasını kendinin Türk olarak adlandırılması hususunu bile yerli yerince anlamlandıramaz. Türklük yani kâfirle hesaplaşma pervasızlığı yok edilmedikçe Medeni Dünya rahat yüzü göremeyecekti. Bu sebeple Türkiye’yi haritadan, Türkleri tarihten silmek gerekiyordu. Neden İslâm anlayışı demiyorum da Türk anlayışı diyorum? Çünkü Avrupalı Avrupalılığını küfürle uzlaşmayı reddeden bir İslâmî anlayışın baskısı altında kazandı. Küfürle uzlaşmayı tabiatı icabı değil, kast-ı mahsusla reddeden İslâmî anlayışa, onu diğer İslâmî anlayışlardan ayırt etme gayesiyle Türklük diyoruz; en azından ben öyle diyorum. Tanımı gâvurlar tarafından getirilmiş bir Türklük, o tanımı getirenlerin gerek duydukları yer ve zamanda istedikleri biçime sokabilecekleri bir Türklüktür. Alçaltılmış bir kavramdır. Buna mukabil, tanımı Türklüğü tercih etmiş olanlar taralından getirilmiş Türklük dünyaya yön verecek bir yetkinin ele geçirilmesi anlamına varır.

İstiklâl Marşı’nın içinde Türk ve İslâm kelimeleri geçmiyor. Ama Türk’ten ve İslâm’dan başka bir şey de yok İstiklâl Marşı’nda. İstiklâl Marşı’nda sadece Türk ve sadece İslâm var. Yani Türk olmayan bir İslâm, Müslüman olmayan bir Türk yok. Türklük başka, Müslümanlık başka dediğin zaman adamın önüne İstiklâl Marşı’nı koyarlar. Burada neden bahsediliyor? Bu marşta hangisi önde? Türklük bir nesep meselesi değildir, kültür meselesi de değildir. Türklük tarihî bir roldür. Türk, gâvurun-kâfirin sözünü dinlemez, gâvura-kâfire söz geçirir. Bu ikisi varsa Türklük vardır. Bu toprakların dâru’l-İslâm haline gelmesiyle Türklük başlamıştır. Türklüğün bir kanadı, “Kâfirin sözünü tutmamak, kâfirin tavsiyesini reddetmek şeklinde oluşur.” Birinci kanat budur. Türklüğün diğer kanadı da, “Kâfire söz dinletmek, kâfire söz tutturmak.” demektir. Yani bu iki kanadı taktığı zaman Türkler uçar. Biz önce toprak kazanarak, bugün yaşadığımız toprakları “vatan” haline getirerek, “Türkiye” yaparak Türkleşmeye başladık.

 İsmet Özel