
🌹 Tövbe Etme
👉 SORU : Sofiler Şeyhlerine mi tövbe ediyorlar ❓ Şeyhin yanına gidip tövbe etmek doğru mu ❓
İslam’da böyle bir şey var mı ❓
✒️ CEVAP : Kıymetli Kardeşim öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor. Hiç bir kula tövbe edilmez. Tövbe yalnızca Allah Teâla’ya edilir. Kul sadece tövbe etmemize vesile olur.
👉 Sahabeler bir günah, bir hata işledikleri zaman, Allah Teâla onlara Peygambere gelmelerini ve O’nun yanında tövbe etmelerini emrediyor.
Bu durum ayeti kerimede şu şekilde geçmektedir.
🌹 Ayet :
وَلَوْ اَنَّهُمْ اِذْ ظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ جَٓاؤُ۫كَ فَاسْتَغْفَرُوا اللّٰهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللّٰهَ تَـوَّاباً رَح۪يماً
“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah´tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah´ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.” (Nisa : 64)
Ayeti Kerim’den anlaşıldığı gibi Allah Teâla sahabeleri Peygamber Efendimizin ﷺ vesilesiyle tövbe etmelerini istiyor.
🤔 Bu ayet şeyhin yanında tövbe etmekle ne alakası var ?
Allah dostları (Şeyh) peygamber mi ❓
👉 Peygamber değiller haşa lakin Peygamber varisleridir.
Hadisi şerifte de şöyle geçer :
إن العلماء ورثة الأنبياء : روى أبو داود والترمذي وابن ماجه وابن حبان في صحيحه وغيرهم
“Alimler Peygamberlerin varisleridir.” (Ebu Davud , Tirmizi , İbni Mace)
❗ Zamanımızda bir peygamber olmadığı için, O’nun varisleri olan Allah dostları âlimlere gidiyoruz. Onların yanında Allah Teâla’ya tövbe ediyoruz.
👉 Kişi Şeyhin yanına gidip şeyhe tövbe etmiyor. Bilakis şeyhle beraber Allah Teâla’ya tövbe ediyorlar.
Ne diyorlar peki ?
“Yarabbi bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım keşke yapmasaydım inşallah bir daha yapmayacağım”
Müslümanlar “Yarrabi” diyor şeyhim demiyorlar…
Neye dayanarak şeyhe tövbe ediyorlar diyebiliyorsunuz ?
❗ Mürşidin yanına gidip herkes hep beraber toplu bir şekilde Allah Teâla’ya tövbe ediyorlar. Toplu şekilde tövbe etmek ayeti kerimede geçmektedir.
🌹 Ayet :
وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey müminler hep beraber Allah´a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur : 31)
Sofiler de Allah dostlarının yanına gidip toplu bir şekilde hep beraber Allah Teâlâ’ya tövbe ediyorlar.
🤔 Niye şeyhin yanına gidilip topluca tövbe ediliyor ki Bunun hikmeti nedir ❓
Sahabeler Peygamber efendimiz ﷺ niçin gittilerse onun için gidiyorlar.
👉 Bunun bir çok hikmeti vardır.
1. Tövbelerine şahit tutmaktır.
Kişi günah işlediği zaman, yer, zaman, el, ayak hepsi bu günaha şahitlik eder.
Tövbe için de yer, zaman, mürşid, orda beraber tövbe eden herkes şahitlik edecektir.
2. Ayetin ifadesiyle Peygamberimiz sahabelere dua istiğfar ettiği gibi, Allah dostlarıda tövbe edenlere orda dua ediyor.
3. Allah Teâla topluca yapılan tövbeyi sever. Onların içinde birinin tövbesi kabul olunsa diğerlerine de faydası olur.
🤔 Peki kişi illaki bir Şeyhin yanında mı tövbe etmesi gerekiyor. Evde tek başına tövbe etse olmuyor mu❓
🌹Kardeşim zaten biz namazların sonunda en az 33 kere İstiğfar (Esteğfirullah) çekiyoruz. Bu da tövbedir .
Evde, işte, çarşıda her zaman tövbe edebiliriz, etmemiz gerekir de …
Tek başımıza yüzlerce kez tövbe, istiğfar ettiğimiz gibi ayda, yılda bir kerede Allah dostların yanında Allah dostlarıyla beraber Allah Teâlâ’ya tövbe etmek güzeldir. Buda nasuh tövbesine vesile olur.
🤔 Peki tövbede niye ip kullanıyorsunuz ❓
Sahabeler Peygamberimiz yanına gelip cahile devrinde yaptıkları İslam dışı davranışlara bir daha dönmemek için bey’at ediyorlardı. Peygamberimiz mübarek ellerini sahabelerin elleri üzerine koyardı. Bu şekilde bey’at ederdi. Kadınlar da ip, bez parçası kullanırdı.
İnsanlar da Allah dostlarının yanına gelip bir daha günahlara dönmemek için, kötü alışkanlıkları bırakmak için Allah’a söz veriyorlar. Allah dostlarını şahit tutuyorlar. Onların dualarını alıyorlar. Aynı Sahabe efendilerimizin yaptıkları gibi …
İp şart değildir. Bazen elden olur, bazen iple olur, bazen karşı karşıya durarak olur. Bu bir metuttur.
🌹 Sonuç olarak : Sofiler haşa Şeyhlerine tövbe etmiyor, hep birlikte Allah Teâla’ya tövbe ediyorlar.
🤲 Allah bizleri doğru yola iletip o yoldan ayırmasın. Allah dostlarına tabi olanlardan eylesin.
Sapık zihniyetten muhafaza etsin. Amin 🤲
Hazırlayan : Beşir Çolak
🌹 والحمد الله رب العالمين
https://whatsapp.com/channel/0029Va5z8tEDjiOefGbUwm11

WHATSAPP “FIKIHTAN BİR MESELE“ KANALI

Şefaat Hakkı
👉 SORU : Şeyhimiz, Mürşidimiz bize şefaât edecek, ahirette bizi kurtaracak deniliyor bu doğru mu ❓
Mürşid şefaat edecek mi ❓ Bu konuda inancımız nasıl olması gerekir❓
✒️ CEVAP : Kıymetli Kardeşim öncelikle şunu bilmeliyiz ki şefaat Allah Teâla’ya aittir. Ve O’ndan bir rahmetidir. Allah Teala kime şefaat hakkı verirse o şefaat edecektir.
👉 Çünkü Allah Teâlâ ayette şöyle buyurmaktadır :
يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلاً
O gün, Rahmân´ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez. (Taha : 109)
Ayette de anlaşıldığı üzere Allah Teâlâ kime şefaat izni verirse o şefaat edecektir.
👉 Hadisi şeriflerde Allah Teâlâ’nın izniyle bazı zümrelerin şefaat edeceği hakkında rivayetler mevcuttur.
🌹 Hadis :
يشفع يَوْمَ الْقِيَامَةِ الْأَنْبِيَاءُ، ثُمَّ الْعُلَمَاءُ، ثُمَّ الشُّهَدَاءُ “.رواه ابن ماجه (4992)، والبيهقي في ((شعب الإيمان)) (2/265
Kıyamet günü Nebiler sonra Alimler sonra Şehitler şefaat edecektir. (İbni Mace, Beyhakî)
👉 Allah dostları, gerçek mürşidler, alimler zümresidir. Alimlerin en üst mertebeleridir.
🤔 Peki benim şeyhim, mürşidim bana şefaât edecek mi ❓
Kardeşim benim mürşidim, veya falanca mürşid, falanca âlim veya falanca şehit şefaat edecek diye bir delil yoktur.
Hadiste mutlak olarak Alimler şefaât edecektir diye ifade ediliyor…
Şahıs belirtirmemiştir.
❗Ondan dolayı benim Şeyhim, falanca mürşid veya alim kesin bana şefaat edecek demek doğru değildir. İtikada, ehli sünnet inancına terstir.
Çünkü Allah Teâlâ kime şefaat hakkı verirse o şefaat edecektir.
🤔 Peki itikatimiz bu konuda nasıl olmalıdır❓
👉 Allah Teâlâ mürşidime şefaat hakkı verirse, bende bu şefaâte layık olursam o zaman bana şefaat eder şeklinde olması gerekir.
Allah Teâlâ alimlere, mürşidlere, sevdiği kullarına şefaat hakkı verir. Peki biz bu şefaate layık olacakmıyız ? Bu şefaati hak edecek miyiz ?
Önemli olan burası…
Bize düşün bu şefaati hak etmektir.
Mürid namazıyla, ibadetiyle, zikriyle Allah Teâlâ’ya kulluğunu ifa edecek ki şefaate layık olsun…
👉 Kamil bir mürşid hiç bir zaman “ben cennetliğim, ben size şefaat edecem” dememiştir. Hiç bir sofi de “benim mürşidim cennetliktir, bana şefaat edecek” dememiştir. Çünkü son nefeste ne hal üzerine gideceğimiz belli değildir.
❗Hiç bir sofi mürşidim ahirette beni kurtaracak demez. Bu iddia tarikat düşmanlarının ortaya attığı sapık bir görüştür.
Salih bir zat hakkında itikadımız iyimser davranıp, hüsnü zan edip “inşallah cennetliktir, inşallah bize şefaat eder” yönündendir.
🌹 Sonuç olarak : Şefaat Allah Teâlâ’ya aittir. Allah Teâlâ dilediğine şefaat hakkı verir. Bize düşen bu şefaat layık olmak.
Allah Teâlâ mürşidimize şefaat hakkı verip bizi de bu şefaâte layık eylesin. Amin
Hazırlayan : Beşir Çolak
🌹 والحمد لله رب العالمين
https://whatsapp.com/channel/0029Va5z8tEDjiOefGbUwm11

WHATSAPP “FIKIHTAN BİR MESELE” KANALI

Sünnetin (hadisin) dinimizdeki yeri nedir❓
Hadisler ne kadar güvenilirdir❓
Kur’an’ı Kerim bize yetmiyor mu ki hadisler de referans olarak gösterilmektedir❓
👉 Soru: Sünnetin (hadisin) dinimizdeki yeri nedir❓ Hadisler ne kadar güvenilirdir❓ Kur’an’ı Kerim bize yetmiyor mu ki hadisler de referans olarak gösterilmektedir❓
✒️ Cevap: Kıymetli kardeşim; konumuza geçmeden önce, sünnet ve hadis kavramlarını kısaca açıklayalım.
Sünnet: Peygamber Efendimiz ﷺ’in yaptığı, söylediği ve yapılmasına onay verdiği davranışlardır.
Hadis: Peygamber Efendimiz ﷺ’in sözleri, fiilleri, onayları ve vasıflarını bize aktaran rivayetlerdir.
👉 İslam’ın temel kaynağı Kur’an’ı Kerim’dir. Sünnet ise Kur’ân’dan sonra ikinci temel kaynağıdır.
Kur’an-ı Kerim anayasadır. Ne yapmamız gerektiğini bildirir. Sünnet ise bunu nasıl yapacağımızı detayla bir şekilde açıklar.
👉 Yüce Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
🌹 Ayet:
وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
“(Resûlüm) Sana da Kur’ân’ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.” (Nahl süresi: 44)
👉 Allah Teâlâ Kur’an’ı Kerim’de “Namazı kılın, Zekâtı verin” buyurmaktadır. Fakat namazı nasıl kılacağımızı, zekâtı hangi mallardan, ne şekilde ve ne kadar vereceğimizi ayrıntılı olarak belirtmemiştir.”
Peygamber Efendimiz ﷺ namazın kılınışını, kaç rekât ve hangi vakitlerde kılınacağını, zekatı hangi mallardan ne kadar ve nasıl verileceğini bizlere detaylı bir şekilde uygulamalı olarak aktarmıştır.
Aynı şekilde haccın usulünü, hangi yiyecek ve hayvanların helal, hangilerinin haram olduğunu, abdesti, gusül, teyemmüm gibi bütün dini hükümleri beyan etmiştir.
👉 Bu bilgilere binaen, sünnet Kur’ân-ı Kerîm’den ayrı değildir; bilakis ayetlerin ifadesiyle onun açıklamasıdır.
Çünkü Allah Teâlâ birçok ayet-i kerimede Peygambere itaat etmemiz gerektiğini vurgulamıştır.
🌹 Ayet:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin.”. (Nisâ suresi: 59)
🌹 Ayet:
مَّن يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ
“Kim Resûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ suresi 80)
👉 Ayetlerde Allah Teâlâ’ya itaat emrinden sonra “Resûl’e itaat” emri tekrarlanmış ve Resûlullah ﷺ itaat, Allah Teâlâ’ya itaatle eş tutulmuştur. Buda Resulallah ﷺ ‘in söz ve emirlerinin dinde bağlayıcı olduğuna delildir.
👉 Başka bir âyeti kerimede Peygamber Efendimizin ﷺ emir ve yasaklarına uyma hakkında şöyle geçmektedir:
🌹 Ayet:
وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının.” (Haşr suresi: 7)
🤔 Ben Peygamber Efendimizin sünnetine ve uygulamalarına karşı değilim. Ancak günümüzde pek çok hadis nakledilmektedir. Bu hadisler ne kadar doğru ne kadar güvenilir❓
👉 Kıymetli kardeşim; Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri kıyamete kadar geçerlidir. Allah Teâlâ, onun lafzını ve nazmını tahriften koruduğu gibi, ihtiva ettiği mânâyı da hadis-i şerifler vasıtasıyla muhafaza etmiştir.
İslâm dini yalnızca sahabe asrına değil, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa gönderilmiştir. Sünneti kabul edip hadis-i şeriflere şüpheyle yaklaşmak ise dini temelden sarsar. Zira sahabe efendilerimiz İslâm’ı sünnetle yaşamışlardır; hadisleri şüpheli görmek, onların yaşadığı dinin sonraki dönemlerde belirsiz ve güvensiz hâle geldiğini iddia etmek anlamına gelir.
❗Bu tutum ise ayet-i kerimelere açıkça aykırıdır.
👉 Allah Teâlâ, kıyamete kadar ‘Resûl’e itaat edin’ ve ‘Resûl’e itaat eden Allah’a itaat etmiş olur’ buyurmuştur. Resûlullah’ı ﷺ görmeyen bir kişi, O’ndan rivayet edilen hadis-i şeriflere uymaktan başka nasıl itaat edebilir?
👉 Allah Teâlâ başka bir ayette bizlere şöyle emretmektedir:
🌹 Ayet:
فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا۟
“Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” (Nisa suresi: 59)
👉 Günümüzde, dini bir konuda anlaşmazlığa düşen bir kişi, Resûlullah’a ﷺ itaat etmek için hadis-i şeriflerden başka hangi yola başvurabilir? Resûlullah ﷺ, hadis-i şerifler dışında hangi yöntemle bu soruya cevap verebilir?
🤔 Peki, bütün hadis-i şeriflere doğru ve sahih olarak mı bakacağız❓
👉 Kıymetli kardeşim; Kur’ân-ı Kerîm’i bizlere aktaran sahabeler, hadis-i şerifleri de aynı titizlikle bizlere ulaştırmışlardır.
Sahabeler, Peygamber Efendimiz ﷺ’den işittikleri hadisleri, kendilerinden sonraki nesle, yani tâbiînlere kelime kelime ve cümle cümle aktarmışlardır. Tâbiîn de bu hadisleri bir sonraki nesle nakletmiş, böylece raviler zinciri aracılığıyla bu hadisler bizlere ulaşmıştır.
İmam Buhârî, İmam Müslim, İmam Tirmizî, İmam Ahmed bin Hanbel gibi birçok âlim, hadisleri bir araya toplamış; hem ravileri tek tek araştırmış hem de hadis metinlerini inceleyerek, hangi hadislerin sahih, hangilerinin zayıf veya uydurma olduğunu tespit etmişlerdir.
Kısacası, elimize ulaşan bir hadisin sahih mi, zayıf mı yoksa uydurma mı olduğu bilinmektedir.
🤔 Peki, günümüzde hadis-i şerifler neden bu kadar itibarsızlaştırılıyor❓
👉 Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri kıyamete kadar geçerlidir. Din düşmanları ve müsteşrikler, Kur’ân-ı Kerîm’in lafzını ve nazmını bozamayacaklarını anlayınca, Kur’ân’ın açıklaması olan hadis-i şerifleri itibarsızlaştırıp şüpheli hâle getirerek dini tahrif etmeye çalışmışlardır.
Eğer hadislerin uydurma olduğunu insanlara kabul ettirirseniz, geriye yaşanacak bir din kalmaz. Namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceğini, haccın nasıl yapılacağını ve hangi yiyecek ile hayvanların helâl veya haram olduğunu bilemezsiniz. Herkes kendi anlayışına, nefsani duygularına göre dini yaşamaya kalkar ve böylece ortada İslâm dini diye bir din kalmaz.
❗Bu nedenle din düşmanları ve müsteşrikler, hadis-i şerifleri itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır.
“Kâfirler istemese de, Allah, nurunu tamamlayacaktır.” (Nûr süresi 55)
🌹 Sonuç olarak: “Hadis-i şerifler, İslâm’ın ikinci temel kaynağıdır ve raviler zinciri aracılığıyla korunmuşlardır. Ravi zinciri olmasaydı herkes istediği gibi hadis uydururdu.
Âlimlerimiz, gece gündüz büyük bir gayretle hadis-i şerifleri korumuş, sahih, zayıf ve uydurma olanları titizlikle ayırt etmişlerdir.
Hadis-i şeriflere şüpheyle yaklaşmak, aslında İslâm dinine şüpheyle yaklaşmak demektir. Bu yüzden, hadisleri değerlendirirken âlimlerin ortaya koyduğu ölçülere güvenmek ve sahih hadisleri güvenilir kaynaklardan öğrenmek büyük önem taşır.
👉 Dinimizi, yeni ortaya çıkan oryantalist fikirlerle değil, 1400 yılı aşkın süredir devam eden âlimler silsilesi aracılığıyla koruyacağız; böylece İslâm’ın sahih anlayışı ve sünnet uygulaması nesiller boyu kıyamete kadar eksiksiz bir şekilde devam edecektir.
Allah Teâlâ bizleri ehli sünnetten ayırmasın. Âmin
Hazırlayan:Beşir Çolak
WHATSAPP “FIKIHTAN BİR MESELE” KANALI